Kimim ben? Kimin için yaşıyor, kimin için
nefes alıyorum? Beni ben yapan ne? Neden büyük bir karmaşa içerisindeyim? Niye
susup, niye ağlıyorum? Kime kızıp, kime gülüyorum? Neden birini görünce
gülümsüyorum? Neden beni sadece o gülümsetebiliyor? Hep bir karmaşa hep çıkmaz
sorular içindeyim. Kim olduğumu, kimin için yaşadığımı bilmiyorum.
Nefes alıyorum,
yaşamalıyım. Neden yaşamalıyım? Sanırım bunu da bilmiyorum. Ama neden
gülümsediğimi biliyorum. Çünkü onu görünce kendimi kaybediyorum. Aslında kendimi
kaybetmiyorum. Kaybettiğim ruh kimliğimi buluyorum sanki. O gülünce dışa
vuramadığım kahkahalarım yankılanıyor içimde. Duyabiliyorum. Sonra onun üzgün
olduğunu görüyorum. İçim parçalanıyor. Sanki bir parça kopuyor kalbimden. Canım
yanıyor. Acı çekiyorum. Yaralanıyorum. Kırılıyorum. Ama ona tekrar bakınca
gözlerinde bir ışık görüyorum. Bir umut ışığı. Hala umut var diyorum. Avutuyorum
kendimi. Yüzüme gülümseme yerleştirmeye çalışıyorum. Başaramıyorum. Oradan
yavaşça uzaklaşıyorum. Onu görünce içim gidiyor. Ama yine görmek istiyorum.
Yine, yine ve yine. Sonra yine onu görüyorum. Bu sefer gülümsüyor. Gözlerinde
ki o ışık sönmemiş hatta kocaman bir ateş olup parıldıyor, yolumu
aydınlatıyor. Mutlu oluyorum.
Gülümsüyorum. Aslında ona bakınca benliğimi buluyorum.