2 Ağustos 2013 Cuma

HURTS ARE UNDERGO



                                           

 Mutsuz olmayı kimse hak etmez. Ama nedense çoğu zaman mutsuzuzdur. Mutlu olduğumuz anlar azdır mesela. Ya da içten gülümsediğimiz zamanlar. Nedenini bulmaya çalışırız. Her şeyin yolunda gitmesi için uğraşırız. Uğraştıkça bocalarız. Daha da kötüleşir her şey. Mahvederiz. İşler daha da karmaşıklaşır. Bir çıkmaza girer. Sonumuzun geldiğini düşünürüz. Daha sonra ‘neden sadece ben acı çekiyorum’ diye sorarız kendimize. Kendimize zarar vermeye başlarız. Acı çekmek hayatımızın bir parçası olur resmen. Mazoşistleşiriz. Ama, ama sonra biri çıkagelir ve tüm hayatımızı baştan değiştireceğini düşünürüz. Tekrardan hayata dönmeye başlarız. Tekrar çabalarız. Ama bu sefer yalnız değil. Bizi yeniden yaşatacak ve geçmişi unutturacak biriyle. Önce elini uzatıp o zifiri kör kuyudan çıkarır bizi. Gülümser. O gülümsedikçe biz de gülümseriz. Yaşamaya yeniden başlarız. Yaşama inanmaya başlarız. Ve her şeyin üstesinden el ele geliriz. O kişi hayatımız olur artık. Vazgeçemeyiz, kopamayız. Bir parçamız olmuştur artık. Zor zamanlarda onun kanatlarının altına sığınırız ürkek bir kedi yavrusu gibi. Korumasız hissettiğimiz zaman gülümsemesi aklımıza gelir. Ve her şey o gülümsemeyle değişir. Unutmayın her şeyin üst üste geldiği zaman, kaderinizin değişeceği zamandır. Ve Zülfü Livaneli’nin de dediği gibi ‘Bir insanı sevmekle başlayacak her şey’. Sevin, sevmekten korkmayın. Aşık olun. Mutluluğu aşkta bulacaksınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder